14 Mayıs 2012 Pazartesi


Yüksekliklerin başkenti Banff


Kanada’nın ilk ulusal parkı unvanına sahip olan Banff, 6641 kilometrekarelik alanının her köşesinde değişik mücevherler barındıran harika bir coğrafya. Ülkenin batısında, güney-kuzey doğrultusunda uzanan Kayalık Dağları (Rocky Mountains) zinciri eteğindeki Waterton, Kootenay, Yoho, Jasper ve Glacier doğal parkları arasında 1500 kilometreyi aşan yürüyüş rotaları ve doğal güzellikleriyle öne çıkıyor Banff. Zapt edilmesi zor zirveleri, her daim karlı dorukları, heybetli buzulları, her biri doğa harikası buzul gölleri, yükseklere ulaşan sık ormanları, endemik bitkileri ve yaban hayatıyla Nepal’den sonra dünyanın en güzel doğa sporları mekânı olarak tanımlanıyor gezginlerce.

Yerli kabilelerin yüzyıllar boyunca özgürce yaşadığı bu topraklar, beyaz adamın kıtaya ayak basmasıyla birlikte hızla değişime uğramış. Kanada Pasifik Demiryollarında çalışan ve altın aramaya gelen iki işçi tarafından 1883 yılında keşfedilmiş Banff coğrafyası. İskoçya’nın Banffshire kasabasından gelen George Stephen ve Donald Smith, altın yerine sıcak su kaynakları bulmuşlar ve kurulan kente doğdukları yerin ismini vermişler. Şehrin merkezinde bulunan kaplıcaların yakınına yapılan Fairmont Banff Oteli, Kanada’yı baştanbaşa geçen demiryolu hattının konaklama istasyonlarından biri olarak bölgenin gelişmesinde önemli bir rol oynamış. 1885 yılında Ulusal Park ilan edilen bölge, kâşiflerin ve maceraperestlerin istilasına uğramış zamanla. Kayalık Dağları’nın başkenti olarak anılan Banff, UNESCO tarafından ‘Dünya Mirası’ olarak koruma altına alınmış durumda bugün. Her mevsim farklı bir güzelliğe bürünen park, dünyanın en popüler kayak ve tırmanış parkuru olarak her yıl dört milyonu aşkın turisti ağırlıyor. Bow nehrinin kenarına kurulan küçük kent merkezi ise, butik otelleri, pansiyonları, farklı ülkelerin damak tadını yansıtan restoranları ve her keseye uygun doğa sporları malzemesi satan dükkânlarıyla günden güne gelişiyor.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder